Dijital yayıncılıktan önce “editörüm” demek önemli bir şeydi. Editör olmak, sadece akıcı ve hoş bir üslupta yazı yazabilmekten öte, yüksek seviyede entelektüel birikim, muhakeme yeteneği, meraklı, şüpheci ve sabırlı olmayı gerektirirdi.
Şimdi ise herhangi bir site için iki üç çeviri yapan herkes “editörüm” diyebiliyor. Editör olmanının artık sıradanlaştığı günümüz yayıncılık anlayışında içeriklerin çöp olmaması, gerçekten hedef kitleye ulaşması için editörlerin ve içerik pazarlamacılarının gazetecilerden alması gereken birkaç önemli tüyo var.
Nedir bunlar?
1-Haber kaynağınının doğruluğundan emin olmak
Okurun bir yayına, bir imzaya güven duyabilmesinin tek yolu, okuduğu haberin doğruluğundan şüphe etmemesine bağlıdır. Şüpheci olması gereken tek kişi varsa o da gazetecidir. Gazeteci, haber kaynağını birkaç yerden birden fazla sorgular. Ancak doğruluğundan yüzde yüz emin olduğunda yazı işleri gündemine sokar. Masa başı haberciliği gazetecilikte hoş karşılanmaz. Arama motorlarından edindiği yalan yanlış bilgileri makale diye yayına sokmayan içerik pazarlamacıları, bu çabalarının karşılığını sadık okur kitlesiyle fazlasıyla alacaktır.
2 – Kaynak göstermek
Gazete ve dergilerde kaynak gösterilmeyen, uzman görüşüne yer verilmeyen bir sağlık veya diyet haberine rastlamak imkansızdır. Bunun nedeni hem haberin günceliğine hem de haberin doğruluğuna vurgu yapmaktır. Bu ispatlanabilen bilgi, okuru tatmin eder ve yayına olan güveni arttırır. Elbette içerik editörleri bunu yaparken araştırmalarını arama motorları üzerinden değil, bizzat konuyla ilgili bir uzmandan birebir görüş olarak yapmalıdır. Tırnak içinde oradan buradan toplanan görüşlere yer vermek okurun güvenini sarsar.
3-Hedef kitleyle aynı dili konuşmak
Okurla duygusal bir bağ kurmanın belki de tek yolu aynı dili konuşmak. Misal bir gençlik sitesi yapıyorsanız, onlarla sanki 17 yaşındaymış gibi konuşmalı ve bu üslubu hiçbir şekilde bozmamalısınız. Uygun bir jargon ve iletişimle okurla asla yıkılmayacak bir köprü oluşturabilir, doğal bir şekilde paylaşılan içeriğin fitilini ateşleyebilirsiniz.
4-Haberin taze olmasına dikkat etmek
Gazetecilikte bir haber daha önce işlendiyse ancak fikr-i takibi yapılır. “Sonrasında neler olmuş, sonuçta ne karara varılmış, başka benzer olaylar olmuş mu?” gibi detaylar araştırılıp, varsa yeni bir gelişme okurla paylaşılır. Başka bir yayında çok yeni çıkmış bir haber aylar sonra aynı şekilde yapılması söz konusu bile değildir. Ne yazık ki, internet yayıncığında değil aynı haberin birden fazla yapılması, birebir copy-paste yapıldığına bile şahit olmuşluğumuz var. Haber dediğin taze olmalıdır. Elbette her haber bu kategoriye girmez. Misal, “Bir girişimcide olması gereken 10 özellik” gibi bir haber, onlarca yıl geçse de kullanılabilir ancak burada önemli olan bu habere taze bir nefes katmayı bilmektir. Dönemin ünlü işadamlarından alınan bir tüyo, bir veciz, haberi bir anda taze haberler listesine sokar.
5- Tık tuzağından uzak durmak
Başlık önemlidir, başlık her şeydir! Bir makalenin kaderini belirler çekici bir başlık. Ancak bunu yaparken bir kaşık suda fırtınalar koparmamak gerek. Okurların zekasıyla dalga geçilmesinden hoşlanmadığını iyi bilir geleneksel gazeteciler. Bu nedenle de başlıklarının içerikle uyumlu olmasına özen gösterir, abartıdan uzak durmaya çalışırlar. Bilirler ki, bugün tuzak başlıkla yakaladıkları okurlar, yarın onlara spam muamelesi yapabilir.